“Çocuğum üstün zekalı olabilir mi? Bir bakar mısınız?”
Yukarıdaki soru ile sayısız kere karşılaştım ve bu soruya çoğunlukla hayır cevabı vermek zorunda kalabiliyoruz. Peki neden buna ihtiyaç duyuyoruz? Çocuğun zihinsel kapasitelerini (öğrenme ve dikkat becerileri başta olmak üzere) bilmek aksine çocuğa yarar sağlamaz mı? Haklısınız ki böyle bir yarar olduğu zaman bu soruya inanın hayır demiyoruz. Peki böyle bir yarara nasıl karar veriliyor? Diyelim ki çocuğunuzun derslerinde odaklanma ile ilgili zorlanmaları var. Kısacası öğretmeni ders anlatırken, onun zihni belki 5 belki de 15 dakika sonra üstü açık bir araba ile sınıftan uzaklaşıyor ve geri döndüğü zaman kaldığı yerdeki konunun üzerinden 2 konu geçtiğini fark ediyor ve “Ben neredeyim? Burada ne oldu?” diyebiliyor. Hele bir de ödevlerini yaparken, kitabını okurken veya bir proje yaparken de sıklıkla gene üstü açık araba ile uzaklaşıyorsa, bir işi çok kez bölünerek zorla tamamlayabiliyorsa, bu çocuğun dikkat becerilerini değerlendirmemiz gerekir ki ona en uygun eğitim düzenini oluştururken farklı dikkat becerilerine göre onu en iyi şekilde destekleyebilelim. Dikkat veya odaklanma ile ilgili bir problem yoksa hiç mi çocuğun zihinsel kapasitelerini düşünmeyelim? Elbette hayır çünkü zihinsel kapasite sadece dikkat becerilerinden ibaret değildir. Kimi zaman çocuğumuzun sözel bilgi öğrenmede ve kullanmada, yeni öğrendiği bilgiyi karşısına çıkan problemlerde kullanmada, sahip olduğu bilgiler arasında benzerlik ilişkisi kurmakta da zorlanmalar yaşayabildiğini görebiliyoruz. Peki bunu kim görüyor? Siz veliler, öğretmenler ve sonrasında da biz uzmanlar bunu görebiliyoruz. Uzmanlar olarak çocukla ve sizlerle kurduğumuz temas da ilk gözlemimizi yaparken çeşitli objektif değerlendirme araçları ile de yaşanılan durumu daha somut bir düzleme oturtuyoruz. İşte zekâ, dikkat ve öğrenme testleri ile bataryaları bu aşamada devreye giriyor. İlk baştaki soruya dönecek olursak kimi zaman çocuğun zihinsel kapasitesi bulunduğu sınıf ve aldığı eğitim materyalleri ile tutarsızlık gösterebiliyor.

Bir diğer deyişle, eğitim ortamı çocuğun zihinsel ve akademik ihtiyaçlarını karşılama noktasında yetersiz kalabiliyor. Bu durumda çocuğun okuldaki adaptasyonunu zorlayabiliyor ve bir uzmana başvurarak bu değerlendirme süreci ile çocuğun ihtiyaçlarının doğru şekilde tespit edilerek öğrenme ortamının yeniden düzenlenmesi gerekebiliyor. İşte bu durumlarda ilk sorduğumuz sorunun cevabı evet olabiliyor. Tabi bunun titiz bir klinik gözlem ve değerlendirme ile ve doğru ihtiyaç tespitine yönelik olarak psikolog ve hatta bir psikiyatrist iş birliğinde yürütülmesi en yüksek yarara ulaşmamızı sağlıyor. Aksi takdirde, çocuk performans ortamına girerek yoğun kaygı yaşayabiliyor, etiketlenebiliyor ve değerlendirme süreci yarardan çok zarar sağlayabiliyor. Bu yüzden psikolojik testler ve özellikle zihinsel kapasite ile ilgili bir sonuç veren testler ihtiyaç tespitine yönelik çocuğun ve ailenin en yüksek yararını göz ederek kullanılmalı ve amaç çocuğun içerisinde bulunduğu eğitim ortamından en yüksek yararı nasıl sağlayabileceği sorusuna cevap vermek olmalı. Peki doğru materyallerin kullanıldığından nasıl emin olabiliriz? Bu yönden güncel testlerin ve bataryaların kullanılması büyük önem taşıyor.

Mesela, şu anda 2013 Türkiye normlarına göre hazırlanmış WISC IV testini çocukların ve gençlerin zihinsel kapasitelerini anlamak için kullanıyoruz. 2013 Türkiye normları, bize çocuğun veya gencin zihinsel kapasitelerinin kendi yaş grubuna göre ne düzeyde olduğunu gösteriyor ve biz buna göre çocuğun desteğe ihtiyaç duyduğu, güçlü ve de geliştirilebilir alanlarını keşfedebiliyoruz. Güncel olması neden önemlidir? Zihinsel becerilerin ölçüm yöntemleri zamanla değişim gösterebilmektedir. Mesela, şu anda çocuğun genel bilgi düzeyini keşfetmek için aklınıza gelen sorular ile 1980 yılındaki çocuğun genel bilgi düzeyini keşfetmek için aklınıza gelebilecek sorular ile aynı değildir. Eğer siz 1980 yılına göre çeşitli sorular ile çocuğun genel bilgi düzeyini keşfetmek isterseniz, çok geçerli sonuçlar alamayabilirsiniz. Tüm bu değerlendirmeden sonra nereye varabiliyoruz? Çocuğun veya gencin eğitim ortamını güçlü yönlerini ortaya çıkarıp geliştirilebilir yönlerine kaynak oluşturacak şekilde yeniden düzenleme imkanına varabiliyoruz. Bu sayede okula olan adaptasyonu arttırarak okul ile olan bağlantıyı ve eğitimden en yüksek verimi almayı hedefleyebiliyoruz. Psikolojik testler sadece objektif olarak zihinsel kapasiteyi ölçümlemek amacı ile karşımıza çıkmıyor. Gelen çocuğun veya gencin algılarını, inançlarını ve duygulanımlarını da yansıtabileceği çeşitli testleri klinik gözlem ile birlikte kullanabiliyoruz. Burada gene amacımız çocuğu veya genci doğru bir şekilde anlamaya çalışarak bu sefer terapi sürecinden en yüksek yararı almasına destek olmaktır. Bu testleri de gene ihtiyaç tespiti veya kişinin iç dünyasına daha iyi temas etmek için kullanmak ve gelen kişinin testlerin sonucunda yaşayabileceği etiketlenme gibi olumsuz sonuçların ortaya çıkmasını da engellemek oldukça önemlidir. Gördüğünüz gibi terapi odasında gerçekleşen klinik gözlem ve değerlendirme amacına bir araç olarak hizmet eden psikolojik testler gelen kişinin en yüksek yararını göz ederek, onun gizliliğini koruyarak büyük bir titizlikle gerçekleşmelidir. Aksi takdirde, gelen çocuğa veya gence yarar sağlamak isterken istenmedik zararlar verebiliriz. Klinik gözlem ve değerlendirme ve psikolojik testler ile ilgili tüm merak ettiklerinizi bu yazının altına yazabilirsiniz 😊
コメント